Ana içeriğe atla

GOYA'NIN HAYALETLERİ FİLM İNCELEMESİ




YÖNETMEN:
Miloš Forman
SENARİST: 
Miloš Forman 
Jean Claude Carrière
OYUNCULAR:  
Natalie Portman
Javier Bardem
Stellan Skarsgård
Randy Quaid
MÜZİK: 
Varhan Orchestrovič Bauer 
José Nieto
YAPIM YILI: 
2006, İspanya
SÜRE: 
114 dk
Biyografik bir film olan Goya’nın Hayaletleri, Goya üzerinden onun yaşadığı İspanya’yı anlatıyor. Bu filmde İspanya’da dinin toplumsal yaşama etkisini görüyoruz.Din adamlarının din adı altında neler yapabileceğini, engizisyon mahkemelerinin verdiği kararların ne kadar acımasız ve anlamsız olduğunu film çok iyi göstermiş.


Filmin başlangıç sahnesinde, peder ve rahipler tarafından Goya’nın eserleri tartışılmaktadır. Tartıştıkları eserler, ressamın Los Caprichos ve Akılsız Yaratıklar serilerinin resimleridir. Los Caprichos serisinde, bakır levhaları kezzapla işleyerek yarattığı gravürlere İspanyol toplumunun akılsızlığını ve ahlaksızlığını resmetmiştir. Akılsız Yaratıklar serisinde ise, bakır levha üzerine asitle yapılmış kalıplardan oyma baskı yoluyla elde edilen gravürlere hakkak kalemi ve perdah ile resimler çizmiştir. Bu seri Goya’nın en zor yorumlanan eserlerindendir. Bu seride ki resimlerde şiddet, cinsellik, mevcut sistemin eleştirisi işlenmiştir. Filmde peder ve rahipler tarafından rahatsız edici bulunan bu eserleri bir tek Rahip Lorenzo iyi bulmuştur. Goya’nın resimlerinin kendilerini kötü ve yanlış yansıttığını düşünen rahipler Goya’yı yargılarlar. Kilise duvarlarındaki melek figürlerinin aslında fahişeler olduklarını söylerler. Rahip Lorenzo bu görüşe karşı çıkar ve dua etmeyi bilmeyen kadınların olduğunu onlar yerine onları resmeden Goya’yı mı suçlamaları gerektiğini söyler. Eski, katı sisteme geri dönülmesi gerektiğini söyleyerek rahipleri ve pederi etkilemeyi başaran Lorenzo filmin bu sahnesinde azınlığın çoğunluğu nasıl etkileyebileceğini bize gösteriyor.



Goya, Ines’in resmini yapmaktadır. Ines, saf ve masum bir güzelliğe sahiptir. Goya, Ines’in portresini çalışırken Ines’in dikkatini yüzü olmayan bir portre çeker ve Goya’ya portrenin neden yüzünün olmadığını sorduğunda ise o bir hayalet cevabını alır. O portre bir rahibe aittir ve o rahip, Lorenzo’dur. Bir sonraki sahnede Goya, Rahip Lorenzo’nun portresini yapmaktadır ve üzerindeki elbiseler hayalet portresiyle aynıdır. Ines, hayalet cevabını alınca şaşırır ve daha önce hiç hayalet görmediğini fakat cadı gördüğünü söyler. Ines, cadıyı kötü ve çirkin olarak tasvir ettiğinde ise Goya,” Benim tanıdığım cadı çok genç ve güzel ”der. Filimde geçen bu diyalogdan ve hayalet rahip portresinden, kimin iyi kimin kötü olduğu belli değildir yargısına varabiliriz.


Rahip Lorenzo yaptığı bir konuşmada rahiplerden, farklı dinlerde olan kişilerin yakalanıp kiliseye getirilmesini ister. Onlara nelere dikkat etmeleri gerektiklerini anlatır. Rahipler insanları kontrol etmek için şehri gezmeye başlarlar. Gittikleri bir tavernada masasına domuz gelen Ines’in tiksinen bakışlarını gören rahipler Ines’i Yahudi sanarak ismini alırlar ve mahkemeye verirler. Mahkemede Ines’e neden domuz eti yemediği sorulur ve Ines domuz etinin tadını sevmediğini söyler. Mahkeme bunu kanıtlamasını söyler ve Ines’e işkence uygularlar. Filmin bu sahnesinde, kilisenin insanlardan istedikleri cevapları alana kadar kendilerini haklı çıkarmak için acımasızca işkence ettiklerini görüyoruz.


Kızından haber alamayan baba Goya’nın yanına giderek Rahip Lorenzo ile görüşmek istediğini söyler. Goya bunun üzerine Rahip Lorenzo ile konuşur. Lorenzo, Ines’ in yanına gider. Ines’e birkaç soru sorar ve birlikte dua etmeye başladıkları sırada rahip Ines’ ten yararlanır.
Rahip Lorenzo ve Goya, Ines’in ailesinin evine giderler. Rahip Lorenzo, Ines’in babasına kızının Yahudi törenlerine katıldığını ve bunu itiraf ettiğini söyler. Tomas ise kızının acıya dayanamayarak bunları söylediğini düşünür ve oğullarına rahibi tutmalarını söyler. Goya’yı evden gönderen baba kızına uygulanan işkencenin aynısını rahibe uygular. İşkence altındaki Lorenzo’ya “ Ben Lorenzo ve itiraf ederim ki insan görünümüne zıt olarak ben aslında bir şempanze ve orangutanın aşağılık oğullarıyım ve kiliseye katılma amacım Engizisyona zarar vermektir.” yazan bir kâğıt imzalatır. İmzalattığı bu kâğıdı kızını geri getirmesi için Lorenzo’ya tehdit olarak kullanır.


Pederin yanına giden Lorenzo, Tomas’ın kiliseye bağış yaptığını buna karşılık Ines’in serbest bırakılmasını istediğini söyleyerek pederi ikna etmeye çalışır. Peder bağışı kabul eder fakat kızın serbest bırakılmasını onaylamaz. Bunun üzerine Tomas Kral’ın yanına gider ve Lorenzo’nun imzaladığı kağıdı gösterir ve Kral’dan kızı için yardım ister. Lorenzo düştüğü bu durumdan dolayı kaçar. Kaçak durumuna düşen Lorenzo’nun Goya tarafından çizilen resmi halkın önünde yakılır.


Aradan 15 yıl geçmiş, Napolyon ve askerleri tarafından kilisenin görev ve yetkileri elinden alınmıştır. Tüm mâhkumlar serbest bırakılır. 15 yıl sonra serbest kalan Ines, ciddi zararlar görmüş ve akıl sağlığını kaybetmiştir. Ailesini ölü bulan Ines, Goya’nın yanına gider. Goya ilk başta Ines’i tanımaz onu dilenci sanarak para verip göndermeye çalışır. Ines’e dikkatli baktığında onu tanır ve içeriye alır ona yemek verir. Goya sağır olmuştur ve bu yüzden Ines’e kağıt kalem vererek söyleyeceklerini yazmasını ister. Ines, bir kız doğurduğunu fakat doğum olur olmaz kızını elinden alındığını, kızının bulunması için Goya’nın kendisine yardım etmesini ister. Goya bunun üzerine Ines’in kızını aramaya başlar. Goya, Lorenzo ile karşılaşır ve sonrasında Ines’i ona götürür. Goya, Ines ve Lorenzo’nun konuşmalarından çocuğun Lorenzo’dan olduğunu anlar. Kendine yeni bir hayat kurmuş olan Lorenzo gerçeğin ortaya çıkmaması için Ines’i akıl hastanesine gönderir. Goya Ines’in kızını aramaya devam eder ve tesadüfen bir gün kızı görür. Kız Ines’e çok benzemektedir.


Lorenzo Kraliyet galerisinde Napolyon’a hediye edilmesi için tablo bakmaktadır. Hieronymus Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi adlı eseri üzerinde konuşur. Bu tablonun sol panelinde, Âdem ile Havva ve hayvanlar eşliğinde cennet tasvir edilir. Orta panelde pek çok çıplak figür, eşsiz güzellikte meyveler ve kuşlarla birlikte dünyevi zevkler; sağ panelde ise günahkârların değişik biçimlerde cezalandırılışının gösterildiği cehennem resmedilmiştir. Goya Lorenzo’nun yanına gelerek kızın yerini söyler. Kızla konuşmaya giden Lorenzo, kıza İspanya’yı terk etmesini söyler. Bunu kabul etmeyen kız Lorenzo’dan kaçar.
Goya, Ines’in akıl hastanesinde olduğunu öğrenir ve onu oradan çıkarır. Ines’e kızını bulduğunu söyler ve onu kızına götürmek için arabaya bindirir. Goya, Ines’i arabada bekleterek tavernaya girer. Kızla konuştuğu sırada Lorenzo’nun askerleri tavernayı basar. Tavernadaki kızları toplatır ve sınır dışı ettirmek için yola çıkartır. Goya bunu Lorenzo’nun yaptırdığını anlar ve onun yanına gider. Ines, arabadan inip Goya’nın arkasından tavernaya girer ve yerde bulduğu bebeği kendi kızı sanıp alır.
Kızlar sınır dışına götürülürken İngiliz askerleri karşılarına çıkarlar. Lorenzo’nun askerleri kızları orada bırakıp kaçarlar. Lorenzo’ da ailesiyle birlikte kaçarken yakalanır.  Ailesi ve çocukları ise kaçmayı başarır. Hapiste tutulan peder serbest bırakılıp görevinin başına geçer. 



Lorenzo kilise tarafından ölüm cezasına çarptırılır. Ondan tövbe etmesi istenir. Tövbe ettiği takdirde öldürülmeyeceği söylenir ve bir tercih yapması istenir. Lorenzo, tövbe etmeyi reddeder.
Lorenzo idam edilmek üzere halkın karşısına çıkarılır. Ines, kucağında bulduğu bebeği idam sehbasında duran Lorenzo’ya göstererek bebeğimizi buldum dercesine gülümse. Lorenzo da gülümser. Karşıya baktığında ise İngiliz askerinin yanında kızını görür. Rahip, Lorenzo’nun eline haçı vererek son kez tövbe etmesini ister. Lorenzo verilen haçı elinden bırakır ve idam edilir. Lorenzo’nun cesedi at arabasına konularak götürülürken Ines Lorenzo’nun elini tutarak onunla birlikte yürür. Goya da onların arkalarından gider.



Lorenzo, Dünyevi Zevkler Bahçesi tablosunda olduğu gibi dünyevi zevklerin peşine düşerek Ines’ten yararlanarak cennetten kovulmuş ve sonunda cehennemde cezalandırılarak öldürülmüştür.

                                                                                                                     
                                                                                                                       AYSUN KALAFAT

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

"ISABELLE" ROMANININ İNCELEMESİ

Yazarı:                  Andr é  Gıde Orijinal ismi:        Isabelle Çevirmen:           Aysel Bora Ülke:                    Fransa Özgün dili:          Fransızca Dili:                     Türkçe Seri ismi:              Roman Dizisi (Can) Türü:                   Roman Yayınevi:             Ca n Yayınları Isabelle romanının yazarı Andr é Gıde 20.yy Fransız yazarlarlarındandır.  Fransız edebiyatının en önemli hümanist ve ahlakçı yazarı olarak tanınmaktadır. Andr é  Gıde, bireysel özgürlüklerin savunucusu olmuştur. Egzistansiyalizm ( Varoluşçuluk) akımının etkisinde olan yazarın üslubu sade ve uyumludur. Geleneksel roman tipine karşı çıkarak yeni romancıları da etkilemiştir. 1947' de Nobel Edebiyat Ödülü 'nü almıştır. Romanın ana temasını G é rard'ın Isabelle'e karşı giderek tutkulu bir aşka dönüşen hisleri oluşturuyor. Isabelle, klasik olay örgüsüyle başlamıyor.  Andr é  Gıde, okuyucuyu direkt olayların içerisine alı

YERYÜZÜNDEKİ SON AŞK - ( PERFECT SENSE ) FİLM İNCELEMESİ

YÖNETMEN: David McKenzie SENARİST: Kim Fupz Aakeson OYUNCULAR: Eva Green Ewan Mcgregor Connie Nielsen Stephen Dillane Ewen Bremner YAPIMCI: Gillian Berrie Malte Grunert YAPIM YILI: Ağustos 2011 TÜR: Dram- Romantik SÜRE: 90 "Nasıl hayal ediyorsak öyle bir dünya". Tüm dünya duygularını kaybettiği gibi yavaş yavaş duyularını da kaybetmeye başlamıştı. Tıpkı sevginin ışığını kaybeden kalpleri gibi dünyaları da yavaş yavaş kararıyordu. Salgın bir hastalık gibi yayılıyordu bu durum. Tüm ölümcül günahlar işlenmişti ve işlenmeye devam ediyordu. Açgözlülük, kibir, tembellik, şehvet, oburluk, kıskançlık ve öfke... Tanrı'nın kehanetlerinin gerçekleşmemesi için hiçbir sebep yoktu. Yönetmenliğini David McKenzeie'nin yaptığı ve başrollerini Eva Green ve Ewan Mcgregor'un paylaştığı "Perfect Sense" bir aşk filminden çok daha fazlası. Susan, kendini işine adamış bir Epidemiyoloji Doktoru'dur. İlişkilerinde dikiş tutturamayan Susan, karşısına düzgün